21 Mart 2012 Çarşamba

Tomrisçe

Tomris’in yazdıklarını okuyorum son zamanlarda. Okurken de onun maruz kaldığı zorluklarla bir erkek karşılaşmış olsaydı dayanamazdı herhalde diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Pozitif ayrımcılık falan değil bu, yalnızca kadının toplumsal olarak üstlenmiş olduğu rollerle alakalı. Benim ki yalnızca bir tahayyül, bir akıl yürütme. Turgut Uyar’la evliliğine ilişkin söylediği şeyler üzerine, Kuz “erkek olsam Tomris gibisini arardım” demişti. Dediklerine katılmakla beraber bir ek; erkek olman yetmez, Turgut gibi bir adam olman lazım öyle bir kadını aramak için… Çünkü birazda aklın belirliyor neye ihtiyacın olduğunu, ilişki yalnızca içgüdüsel bir şey değil.
Şu dünyada sevdiği bütün adamlar tarafından anlaşılmamış bir tükürdüğümün tavşanı ben miyim diye düşünürken, tesadüfler eseri karşılaştım Tomris’in ilişkiler üzerine söylediği, bahsi geçen cümlelerle. Bende hemcinsinden çok karşı cins ile arkadaşlık eden kadınlardanım. İyidir erkeklerle aram. Bir saptama, bunun kadın egosunun yüksek olmasından kaynaklı olduğunu söylüyordu. Bilmiyorum, psikolojik olarak hiç öyle bir içe dönüş yaşamadım ama doğru olabilir dediğim gibi bilmiyorum. Şimdi bakıyorum Tomris’e, etrafındaki insanlara, sevdiği adamlara, yaptığı işlere; bir kadının böyle bir insana özenmemesi, hayatta farklı şeyler tercih etmesi absürd geliyor. Onun için kullanılan “yeterli çapkın” ifadesi falan değil kastım, aşk ve sanatla geçen bir hayat işte.
Yazdıklarını okurken hep aynı fotoğrafa bakıyorum; yazlık olduğu çok belli bir evin terasında masanın etrafında toplanmışlar; Tomris, Ece Ayhan, İlhan Berk, Süreya, Nilgün Marmara… İnsanın, Cansever’den alıntılarsak “masa da masaymış ha” diyesi gelen cinsten. Tomris’e sonra geleceğim, Nilgün’e takılıyor aklım. Hani bazı insanlar vardır, ölümü görürsünüz ya gözlerinde işte Nilgün öyle… Baktığı yerde biz yokuz, o fotoğrafı çeken yok, o objektif, o kamera… Nilgün bakıyor ama gördüğü başka bir şey var. O başka şeyin peşinden gidiyor zaten.29 yaşında, “hayatın neresinden dönersek kardır” diyerek bırakıyor kendini boşluğa.
Aynı fotoğrafta, Tomris’in ve Cemal’in arasında İlhan Berk var. Cemal’in sırtı Tomris’e dönük. Tomris’in ilişkilerine dair paylaştığı şu anıyı onaylar gibi; “beni bıraktı ama rahat edemedi. Ona göre bana sahip olunamazdı. Senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikayen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim, benim ağzımdan kimse duymayacak, dedi ve doğrusu hiç yazmadı. ”
Tomris akıllı kadın, Tomris yetenekli kadın, Tomris güzel kadın. Sevdiği ve sevildiği adamlarca hayran olunan bir kadın.İri güzel gözleri var.Nilgün nasıl dünyanın dışında bir yere bakıyorsa, Tomris içine içine bakıyor insanın.
Metin demişti Karaköy’de bira içtiğimiz bir vakit, “ikinci yeniyi ikinci yeni yapan Tomris’tir” diye. Tomris’in önce iyi bir yazar ve çevirmen olduğunu kabul ederek, onayladım bu önermeyi. Çokça güldük ardından. Biralar güzeldi, tesadüf havada…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder